GELECEK KAYGISI
hepimizin hayatımızın çeşitli noktalarında gelecek kaygısına düştüğümüz olmuştur, özellikle türkiye gibi bir ülkede bu neredeyse her kesim için kaçınılmazdır, taa okul sıralarında acaba üniversiteye girebilecek miyim le ? başlar gelecek kaygısı ve daha sonra iş bulabilecek miyim le devam eder, iş bulunduktan sonrada bitmez bu ülkede gelecek kaygısı, daha sonra işten atılma kaygısı başlar, daha sonra ve daha sonra... kaygılar birbirini izler ve ölene dek bitmez hepimiz biliyoruz zaten belirsizlikler ülkesinde yaşadığımızı ancak bir kesimin gelecek kaygısı var ki, en hiçe sayılmış belkide en önemsenmesi gereken kaygıdır bu, bu kesim kendine bakamayacak ve bakım için yani yaşamsal ihtiyaçlar olan yeme, içme, tuvalet ihtiyacı için bir başkasına gereksinim duyan kesimin ve bu çocukların ailelerinin gelecek kaygısıdır, bulunduğu yerden başkasının yardımı olmadan bir an bile hareket edemeyen bir insanın gelecek kaygısını düşünmeye, kendini o insanın yerine koymaya kaç kişi tahammül edebilir veya kaç kişi bunu başarabilir ? herhalde bu sayı çok azdır ancak bir anlıkta olsa o durumdaki bir insanın yerinde olduğunuzu düşünün, suyunuzu, yemeğinizi ağzınıza koyamıyorsunuz ve hatta yerinizden kıpırdayamıyorsunuz, evet düşüncesine bile tahammül edemediğiniz bu durumu bazı insanlar her an yaşıyor ve bu durumda hayata bir çoğumuzun tutunamadığı kadar 4 elle tutunuyorlar, zaten onlar o kadar kanıtsamış ki bu yaşamı anne babaları sağlıklı olduğu sürece zaten bir problemde yok onlar için, ailelerini adeta kendi çalışmayan uzvu yani eli, kolu , bacağı, dili gibi görür o kişi ve yaşamı ona göre şekillenmiştir, çoğu zaman ailede bunu kanıtsar ve adeta kendi benliğinden bile vazgeçerek çocuğunun uzvu olmayı kanıtsar ancak içlerinde her zaman anne ve babanın hayatını veya sağlığını bir gün kaybedeceği kaçınılmaz korkusunu taşırlar, artık herkes gibi kendi yaşlanma korkusu değildir o anne babanın korkusu, kendilerini çoktan unutmuşlardır zaten, bu anne babanın tek korkusu ve bir tek düşüncesi vardır artık benim saçının telini sakındığım yavrum ben sağlığımı kaybettiğimde ne olacak, bu öyle bir ateştir ki içten içe yakar insanı, bu korku engelli kişi içinde ailesi içinde her an gerçek olabilecek, hiç düşünmek istemedikleri en korkunç kabustur, evet herkes için anne babası çok değerlidir ve onların kaybı tarifsiz bir acıdır ancak bu durumdaki kişiler anne ve babanın kaybında sadece ailelerini yitirmekle kalmaz tüm uzuvlarını ve tüm hayatlarını da yitirirler, hatta durumlarından dolayı, anne baba kaybının acısını bile her insan gibi doyasıya yaşayamaz bu insanlar, yetersiz ve ne halde olduğu herkesçe bilinen birkaç bakım evi ve henüz alanı tam bir netlik kazanmamış evde bakım hizmetleri ile bu kaygıların aşılamayacağı malumdur, engelliler için gelişmeleri göz ardı etmiyoruz ancak hala engellinin kafasındaki en büyük soru yanıtlanabilmiş değildir, ailem öldüğünde ben ne olacağım ?
Herkese kendi sorunu en büyük sorun gibi görünür bu bir gerçek ancak yeryüzünde bundan daha ürkütücü bir gelecek kaygısı var mıdır acaba, işte bunu bilmek zor;
hiçbir annenin aklında ben öldüğümde çocuğum ne olacak sorusunun olmadığı günler dileyerek yazımı bitirirken şunu söylemek istiyorum canlı varlıkların en temel hakkı yaşama hakkıdır ve bu kişilerinde her insan gibi yaşama hakları olduğunu unutmamalıyız ve bu hakkı bu kişilere de vermeliyiz, saygılar efendim
ERGÜL DAĞCI 17 EYLÜL 2009